George Curzon

George Curzon
Hindistan Genel Valisi
Görev süresi
6 Ocak 1899 - 18 Kasım 1905
Hükümdar Victoria
VII. Edward
Yardımcı Oliver Russell
Yerine geldiği Victor Bruce
Yerine gelen Gilbert Elliot-Murray-Kynynmound
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı
Görev süresi
23 Ekim 1919 - 22 Ocak 1924
Hükümdar V. George
Başbakan David Lloyd George
Andrew Bonar Law
Stanley Baldwin
Yerine geldiği Arthur Balfour
Yerine gelen Ramsay MacDonald
Kişisel bilgiler
Doğum George Nathaniel Curzon
11 Ocak 1859
Kedleston, Derbyshire, Birleşik Krallık
Ölüm 20 Mart 1925 (66 yaşında)
Londra, Birleşik Krallık
Partisi Muhafazakâr Parti
Evlilik(ler) Mary Curzon (1895-1906; öldü)
Grace Curzon (1917-1925)
Çocuk(lar) Mary Irene
Cynthia Blanche
Alexandra Naldera
Bitirdiği okul Balliol College, Oxford

George Nathaniel Curzon, 1. Kedleston'lı Curzon Markizi, bilinen adıyla Lord Curzon (d. 11 Ocak 1859 - ö. 20 Mart 1925), İngiliz devlet adamı, Hindistan Genel Valisi (1898–1905), görev süresi boyunca İngiliz politikasında önemli bir rol oynayan Dışişleri Bakanı (1919–24). Diğer isimleri (1898–1911) Baron Curzon of Kedleston veya (1911–21) Earl Curzon of Kedleston.

1859 yılında Kedleston-Derbyshire'de doğdu. Eton Koleji'ni bitirdi. Oxford'da eğitim gördü. 1885 yılında Muhafazakâr Parti'den milletvekili seçildi. 1886'da Parlamentodaki ilk konuşması, 'parlak ve belağatlı ama aynı zamanda küstah ve oldukça kendinden emin' bir izlenim verdi. Hayatını İngiliz İmparatorluğu adına Doğu sorununun çözümüne adadı.

Lord Curzon (1890).

Curzon geniş çapta seyahat etti: 1882-85'te Avrupa ve Yakın Doğu'ya; 1887-88'de Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Çin, Seylan (Sri Lanka) ve Hindistan'a; 1888'de Rusya'ya ve yeni inşa edilen Trans-Hazar demiryolu vasıtasıyla Hazar Denizi'ndeki terminalden Buhara ve Semerkant'a; 1889-90'da İran'a; 1892-93'te Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Kore, Çin ve Siam'a (Tayland); ve 1894-95'te Hindistan, Afganistan ve Pamirlere.[1]

Orta Asya ve Hazar (1889), İran ve Pers Sorunu (1892) ve Uzak Doğu Sorunları (1894) da dahil olmak üzere seyahatleri, onun düşünce yapısını renklendirmesinde ve art arda yazdığı kitaplara malzeme sağlamasında etkili oldu. Lord Robert Salisbury'nin hükûmetinde Hindistan (1891-92) müsteşarı olarak görev yaptı. 1892'de İran üzerine bir kitap yazdı.[2] 1895-98'de Dışişleri Müsteşarlığı yaptı. Asya üzerindeki siyasi tecrübeleri 1898'de, Hindistan genel valiliğine atanmasını sağladı. Curzon, 1901'de şöyle dedi, “Hindistan'ı yönettiğimiz sürece dünyanın en büyük gücüyüz. Onu kaybedersek hemen üçüncü sınıf bir güce düşeriz.” Lord Kitchener ile siyasi bir anlaşmazlıktan sonra 1905'te görevinden istifa etti ve İngiltere'ye döndü.[3]

Lord Salisbury, Li Hung Chang ve Lord Curzon (1896, Çin).
Hindistan Genel Valisi Lord Curzon, eşi ile birlikte, Nisan 1903'te Haydarabad yakınlarında Bengal kaplanı avında.

Curzon, Mayıs 1915'te H. H. Asquith'in koalisyon hükûmetindeki savaş kabinesine katıldı. Aralık 1916'da David Lloyd George Başbakan olunca Curzon, Lloyd George'un Savaş Kabinesinde Lordlar Kamarası Lideri olarak görev yaptı ve ayrıca Savaş Politikası Komitesi'nde görevliydi. O andan itibaren Curzon, I. Dünya Savaşı politikaları ile ilgilenen iç kabine üyelerinden biriydi. İngiliz savaş politikasını yönlendiren beş kişilik savaş kabinesi, David Lloyd George, Lord Curzon, Andrew Bonar Law, Arthur Henderson ve Lord Milner'dan oluşuyordu.[3]

Curzon, Lloyd George'un desteğini alamadı. Curzon ve Lloyd George, 1911 Parlamento Krizinden beri birbirlerinden hoşlanmamışlardı. Başbakan onun aşırı kendini beğenmiş biri olduğunu düşündü fakat Lloyd George, Curzon'un sahip olduğu bilgi zenginliğine ihtiyaç duyuyordu. Diğer kabine bakanları da onun Orta Asya hakkındaki engin bilgisine saygı duydular, ancak kibrinden ve çoğu zaman açık sözlü eleştirisinden hoşlanmadılar.

Doğulu bir insanla uğraşırken psikoloji; mantıktan, politikadan, zekadan veya incelikten daha önemli bir kılavuzdur.
Türklerin nasıl düşüneceğine göre onlara yaklaşmalıyız.[4]
— George Nathaniel Curzon

Curzon, Asquith Hükûmeti döneminde yapılan Sykes-Picot Anlaşması'na karşı çıktı. Bir tür süslü taslak olarak gördüğü anlaşmayı 'büyük cehaletin tanımı' olarak niteledi: Fransızlar, İngilizler ve Araplar arasında bitmeyen sürtüşmelere yol açacak kadar "fantastik ve inanılmaz" olan bölünmeler.[5]

I. Dünya Savaşı'ndaki İngiliz savaş kabinesi. Lord Curzon, Lord Milner, Lloyd George, Arthur Henderson ve Bonar Law.

Lord Curzon I. Dünya Savaşı devam ederken Türkiye hakkında şunları söyledi:

Eğer savaşı kısaltmak ve ayrı bir barış için Türkiye'ye teklifte bulunsaydık böyle bir teklifin doğası ne olurdu?
Görünüşe göre Türk'ü İstanbul'da bırakacağız, fakat onun Boğazlar üzerindeki hakimiyetini elinden alacağız. Kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecek ve onu Almanya'ya karşı mali yükümlülüklerinin önemli bir kısmından kurtaracağız. Fransız ve İtalyan Müttefiklerimize rağmen Anadolu'daki orijinal Osmanlı topraklarının Türk mülkiyetinde olmasını sağlayacak; ancak kaybının gerçekliğini gizleyebilecek ve milli gururunu mizah edebilecek türden vitrin düzenlemeleriyle Suriye, Filistin, Arabistan ve Irak'ı Türkiye'den ayıracağız. Akabe'den Şam'a, Mekke'den Basra Körfezi'ne kadar tüm bölgelerde Türk bayrağının herhangi bir biçimde yeniden ortaya çıkmasının, gerçekten de, sonuçları vahim olacaktır.
Bu bölgelerin herhangi bir şekil veya biçimde Türk otoritesinden kalıcı olarak dışlanmasını içermeyen hiçbir şartı kabul edemeyiz.
Şimdi, böyle bir temelde müzakere edeceğimizi farz etsek bile, Türk hükûmeti bu şartları kabul etmeye hazır mı? Bu soruya iki sebepten dolayı olumsuz cevap vermek zorundayım:
(1) Koşullar yeterince iyi değil çünkü Almanya'nın daha iyisini vaat ettiğinden çok az şüphem var. Filistin'in tamamını, Bağdat'ı, Mısır'ı ve büyük ihtimalle Trablus'u da;
(2) Türkler, iyi ya da kötü, fiziksel olarak bu şartları düşünecek konumda değiller.
İngiltere Hükûmeti'nin, şimdiki Sadrazam ve Enver hakim olduğu sürece, Türkiye ile ayrı bir barış yapma olasılığı söz konusu değil.
Savaşta Almanları mat etmenin tek yolu, İngiltere ile ayrı bir barıştan yana olan Türklerin, başarılı bir darbeyle, Çanakkale Boğazı'nı İtilaf donanmalarına açmayı başarabilmeleri ile olabilir. Barış teklifi bizden değil, Türk'ün kendisinden gelmeli.[6]
— Lord Curzon - 16 Kasım 1917

Curzon, Balfour Deklarasyonu'nu her zaman, İngilizlerin, Ortadoğu taahhütlerinin "en kötüsü" ve "kamuya açıklanmış ilkelerimizin çarpıcı bir çelişkisi" olarak gördü.[7] Curzon aynı zamanda, Savaş Kabinesi'nin, 1918 ve 1919'da Türkiye ve Ortadoğudan sorumlu olan İngiliz Doğu Komitesinin (Eastern Committee) başkanıydı. Komitenin diğer üyeleri Balfour, Montagu, Mareşal Wilson, Henry MacMahon ve Mark Sykes idi.

İngilizlerin Türkiye politikasındaki en etkili isim olan Curzon, 23 Aralık 1918'de Türkiye'ye dair görüşlerini şu şekilde belirtti. “İstanbul'u elinde tutan Güce muazzam bir stratejik ve siyasi önem verilir. Tarih bunu kanıtlamıştır. Birincisi, Roma İmparatorluğu'nun Bizans'a taşınması tüm Doğu dünyasının kaderi üzerinde hesaplanamaz sonuçlar doğurdu. İkincisi, İstanbul'a yerleşen Türkler sonraki beş yüzyıl zaman boyunca insanlık tarihini fiilen değiştirdiler. Üçüncüsü, Türklerin İstanbul'daki mevcudiyetinin Büyük Britanya'nın tüm Doğu politikası üzerinde uyguladığı olağanüstü etkiydi. Dördüncüsü, Boğazlar ve İstanbul'a sahip olmanın, bu konuma yerleştirilen Güce modern savaş koşulları altında daha fazla hareket edebilmesine sağladığı muazzam etkidir.

Bütün bu yüzyıllar boyunca dünyaya Türkiye'nin dünyanın en büyük güçlerinden biri olduğu izlenimini veren İstanbul'daki Türk varlığıydı. İkinci olarak, onun Avrupa'daki varlığının, İslam'ın dünya çapındaki itibarını ve gücünü artırmada ve Pan-İslam inancını teşvik etmede çok büyük bir etkisi oldu. Türk İstanbul'dan çıkarılırsa, bana göre Hilafet sorunu sonsuza kadar çözülür. Osmanlı Padişahı bütün bu asırlar boyunca Hilafeti nasıl elinde tutabildi? Temelde iki sebebi var. Birincisi, Kutsal Toprakların koruyucusu olduğu için ve ikincisi, İstanbul'a sahip olduğu için. Birincisi, ona tüm dünyadaki Müslümanlar üzerinde büyük bir manevi ayrıcalık ve yetki verdi. İkincisi, onun büyük bir İslami Güç olarak görünmesini sağladı. Kutsal Yerleri şimdi kaybetti. İstanbul'u da kaybederse, bana öyle geliyor ki, Hilafeti elinde tutma şansı yok olacaktır. Mekke ve Medine'den sonra İstanbul'u da kaybederse artık İslam dünyasının gözünden düşecektir.[8]

Ocak 1919'da Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, barış konferansı için Paris'e gidince, Lord Curzon, onun yerine Londra'da kalarak Ocak 1919'dan itibaren İngiliz Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendi. Curzon, Paris Barış Konferansı'nda, Türkiye ile ilgili endişelerini dile getirdi ve hızlı bir şekilde barış yapılması gerektiğini söyledi. “Türk, gecikmenin her anını bir kazanç olarak sayıyor.” Fakat sonra tüm Türkiye üzerinde bir ABD mandası önererek Türkiye'ye dair barış müzakerelerinin 19 Mayıs 1919'dan 12 Şubat 1920'ye kadar ertelenmesini sağladı. 23 Ekim 1919'da, İngiliz kabinesinde Arthur Balfour ile yer değiştirerek resmen Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı oldu. Ancak aynı zamanda Lordlar Kamarası'nın lideri olarak da devam etti.[9]

Versailles anlaşmasını müzakere eden Lloyd George, Avrupa ve Rusya'daki işlerin kontrolünü büyük ölçüde elinde tutarken, Curzon ise Dünyanın geri kalanı ve Türkiye ilgilendi. Curzon, benzersiz bir Asya tecrübesine sahip bir dışişleri bakanıydı. Türkiye hakkında Paris Barış konferansı'ndaki herkesten daha çok bilgiye sahipti.[9]

Türklerin İstanbul'dan çıkarılması, bence, her ne kadar "savaştaki yenilgilerinin en önemli kanıtı olarak kaçınılmaz ve arzu edilir" olsa da, pratikte hiçbir Türk İmparatorluğu ve muhtemelen hiçbir Hilafet olmadığı anlaşıldığında, Doğu dünyasındaki Müslüman tutkulara ve bu asık suratlı hıncı kolayca vahşi bir çılgınlığa dönüştürebilecek en tehlikeli ve en gereksiz teşvikleri vereceğimize inanıyorum.

Eğer çok geç değilse, Anadolu'da herhangi bir bölünme veya manda politikası takip edilmemesini ısrarla talep ediyorum. Zaman Türklerden yana ve bunu biliyorlar. Geçen her hafta, her bölgede yeni entrikalar ortaya çıkarır. Hindistan'da, tüm İslam coğrafyasında, hatta Londra'da bile. Türklerin başkent Konstantinopolis'ten çıkarılmasına, Ayasofya'ya ve Hilafete Hristiyan müdahalesine karşı aktif olarak ajitasyon yapılan her yerde.[10][11]

— Lord Curzon - 18 Nisan 1919

1919'da Lloyd George'un, Yunanları, Anadolu'yu istilaya zorlamasına ve Türklere karşı savaş tehdidine karşı çıktı. Lord Curzon, 'Türklere iyi bir dönüş yapmak isteyen son adam' olmakla birlikte, Anadolu'da barış istediğini söyledi: 'Yunanlar içeride yürüyorsa bu imkansız bir hedef.'[12]

Lord Curzon, 27 Kasım 1919'da Kazım Karabekir'e şöyle dedi: “Şimdiye kadar Türkiye ile sulh yapmadık. Hakiki İngiliz dostu olacak simâlarla anlaşmak istiyoruz. Endişemiz Türkiye'nin yine bir gün İngiliz düşmanları tarafına geçivermesidir. Padişah hükûmeti bunu yapabilir. Artık krallık ve imparatorluk modası geçmiştir. Cumhuriyete biz de taraftarız. Padişah, hükûmete ve siyâsete karışmayıp halîfe olarak istediği yerde oturabilir. Diğer taraftan Anadolu'nun idaresi İstanbul'dan zordur. Halbuki Anadolu'da olacak bir hükûmet serbesttir.”[13]

Curzon, Türkiye'nin başkentinin İstanbul'dan Anadolu'ya taşınması gerektiğini savundu: “Türk Hükûmeti orada kaldığı sürece İstanbul, tüm Müslümanların yöneleceği merkez ve eksen olacak ve Türkiye gelecekte uluslararası bir güç olmaya devam edecektir. İstanbul'dan çıkarıldıktan sonra, Türkiye, İran veya Afganistan ile aynı temelde bir Asya Devleti olacak ve Türkler, dünya milletleri arasında ikinci veya üçüncü sıraya düşeceklerdir.”[14] Curzon'a göre yeni başkent Bursa, Ankara veya Konya olabilirdi: “İstanbul'daki Türk, Konya'daki Türk'ten çok farklı bir ölçüye sahiptir. O, salt gösterişli bir egemenliği elinde tutacaktır.”[15]

Açık bir emperyalist olan Curzon, merkez-i hilafet ve Türkiye'nin başkenti olan İstanbul'u Türk hinterlandından kalıcı olarak kesmeye ve onun yerine başkenti Anadolu'ya taşımakta kararlıydı. Öte yandan, Lloyd George ve Balfour; Montagu ve Hindistan Ofisi'nin, sultan-halifenin İstanbul'dan kovulmasının İngiliz İmparatorluğu'nun bünyesindeki büyük ve geniş Müslüman nüfusunu ciddi şekilde alevlendirebileceğine dair uyarılarından etkilenmişlerdi. Tartışmalar, uzmanların bölünmesiyle ve Lloyd George, Balfour ve Cecil'in; Curzon ve Montagu'nun pozisyonları arasında bocalamasıyla 1919 boyunca devam etti.[16] Bununla birlikte, Paris Barış Konferansı'nda Türk kaderinin baş hakemi olarak İngiliz heyeti, erken veya etkili bir çözüm formüle etmede ciddi şekilde yetersiz kaldı. Balfour ve beraberindeki uzmanlar, Paris'teki Barış Konferansı'nda Lloyd George ile birlikteydiler. Londra'daki Dışişleri Bakanı Curzon ise 19 Ağustos 1919'da karısına sinirli bir şekilde, "Balfour Paris'te bir politika izliyor," diye yazdı, "Ben Londra'da başka bir politika izliyorum."[16]

18 Nisan 1920'de San Remo Konferansı'nda Lloyd George'un önderliğinde Sevr Antlaşması'nın taslağı hazırlanırken Başbakanın gölgesinde kaldı. 1921'de Curzon, Yunanları, İzmir'in işgalinin "acıklı bir gaf" olduğuna ve yeniden bir anlaşma yapılması gerektiğine ikna etmeye çalıştı. Lloyd George tarafından Türk yanlısı olmakla suçlandı. 1921 baharında Yunan taarruzu başlayınca, Lloyd George Yunan taarruzuna sevinirken, Curzon, Yunanların kazanamayacağını ve İngiltere'nin çatışan taraflar arasında arabuluculuk yapması gerektiğini düşünüyordu.[12]

Lord Curzon (Ocak 1922'de, Cannes Konferansında)

Nisan 1921'de Curzon, Başbakan ile çalışmaktan çok yorulduğunu söyledi: "Lloyd George, Dışişleri Bakanının bir uşak ya da bir angarya olmasını istiyordu. Kendisine kaba davranan, departmanını eleştiren ve dış ilişkiler konusundaki görüşlerine çok az dikkat eden biriydi."[17]

Curzon, 1922 yazında 4 ay boyunca hastalığı sebebiyle Dışişleri Ofisi'nde değildi. Ağustos'ta uzun zamandır beklenen şey oldu ve Türk milliyetçileri, Anadolu'yu boşaltmak için hazırlanan Yunan ordusunu bozguna uğrattı. Ofis'e geri dönen Curzon, 15 Eylül Cuma günü Bakanlar Kurulu toplantısında Türk ilerlemesini askeri yollarla durdurmaya çalışılmaması konusunda uyardı. Ancak Lloyd George ertesi gün Türkiye'yi savaş ilanı ile tehdit eden bir bildiri yayınladı. Tebliğin feci bir etkisi oldu: Avustralya ve Kanada asker göndermeyi reddetti. Türklere destek veren Fransa ve İtalya ise tarafsız bölgelerden askerlerini geri çektiklerini duyurdu. Bir süre için Türkler ve İngilizler arasında savaş mümkün görünse de Lord Curzon, General Harington ve İstanbul'daki Yüksek komiser Rumbold'un çabaları sonuç verdi ve Mudanya Mütarekesi imzalandı.[18][19]

Curzon, dört yıl boyunca Başbakanın Dışişlerine karışmasına ve bunların bazen yol açtığı aşağılamalara boyun eğmişti. Çanakkale Krizinden hemen sonra, 14 Ekim 1922'de Lloyd George, Manchester'da Türkleri kınayan şiddetli bir konuşma yaptı. Bu kadarı artık fazlaydı. 3 gün sonra istifasını Lloyd George'a verdi. 19 Ekim'deki Carlton Club toplantısında yapılan bir oylamada Curzon, hükûmeti istifaya zorladı ve Türkiye ile savaşmak isteyen Lloyd George'u devirdi. Takip eden hafta Curzon, Muhafazakar lider oldu, kendi geçici kabinesini kurdu (Curzon hâlâ Dışişleri Bakanlığı'ndaydı) ve parlamentoyu feshetti. 19 Ekim 1922'de Muhafazakar Parti'nin çekilmesiyle koalisyon hükûmeti düştü. Andrew Bonar Law başbakan seçilince onun kabinesinde Dışişleri bakanı olarak daha serbest hareket edebilme imkânı buldu ve Fransa Başbakanı Poincaré ile anlaşarak Türkleri barış müzakereleri yapmaya çağırdı. Kasım ayında yapılan seçimlerde Muhafazakarların aldığı rahat bir zafer, Curzon'un Türkiye ile bir barış arayışı içinde Lozan'a doğru yola çıkmasına izin verdi.[19][20]

Lord Curzon ve Başbakan Baldwin (Ocak 1924)

Curzon, 1922-1923 Lozan görüşmelerinde İngiliz heyetine başkanlık etti. Lozan konferansı, Curzon'un kariyerinin zirvesiydi. Diplomatik beceri ve kişilik gücüyle, Türkleri yönettiği kadar kurnazca müttefikleri Fransa ve İtalya ile de ilgilenerek, konferansa hükmetti. Türkiye'nin, imparatorluktan ulus devlete geçiş yapmasını sağladı. Trakya, Boğazlar ve Musul üzerinde İngiliz çıkarlarına uygun yerleşimler üretmeye yardımcı oldu. Lozan savaş sonrası anlaşmaların en başarılısı ve en kalıcısıydı.[20]

Lord Curzon, 13 Kasım 1923'te Lloyd George'un yunan-türk politikasından acı bir dille bahsetti. Bu konuda Lloyd George'a ve Venizelos'a ateş püskürdü. Kendisinin Yunan taraftarı olmadığını söyledi. “Gerçek tarih yazıldığı zaman, hadiselerin iç yüzü dehşetle öğrenilecektir.”[21]

Bonar Law'ın 22 Mayıs 1923'te emekli olması üzerine, Curzon, Başbakan olmaya heveslendi. Stamfordham tarafından çağrılan Curzon, atanacağını varsayarak Londra'ya koştu. Gerçeği öğrenince gözyaşlarına boğuldu. Hükûmet kurmak için çağrıldığına inanan Curzon, aldığı haberle yıkıldı. Daha sonra Baldwin'le "son derece önemsiz bir adam" olarak alay etti, ancak Baldwin'in altında görev yaptı ve onu Muhafazakar Parti'nin liderliği için önerdi. Harry Bennett, Curzon'un küstahlığının ve popüler olmayışının, dehasına, büyük çalışma kapasitesine ve başarılarına rağmen muhtemelen başbakan olmasını engellediğini söyledi. Curzon, 24 Ocak 1924'te hükûmet düşene kadar Baldwin'in dışişleri bakanı olarak kaldı. Stanley Baldwin, 4 Kasım 1924'te yeni bir hükûmet kurduğunda Curzon'u, Konsey'in Lord Başkanı olarak atadı.[20]

Lord Curzon'un kabine toplantısına giderken çekilen son fotoğrafı.

Mart 1925'te Curzon, ciddi bir mesane kanaması geçirdi. Ameliyat başarısız oldu ve 20 Mart 1925'te 66 yaşında Londra'da öldü.[20]

Kabineden meslektaşı Edwin Montagu, Lord Curzon'un siyaseti hakkında yazdı:

“Yalnızca kendisinin ustası olduğu tarihsel sebeplerle, özel olarak incelediği coğrafi değerlendirmelerle, isteksizce, çok ciddi şüphelerle, dünyada herhangi bir ülkenin kendi haline bırakılmasının veya bizden başka bir ülkenin kontrolüne bırakılmasının tehlikeli olacağını savunan; diplomatik, ekonomik ve stratejik gerekçelerle orada olmamız gerektiğini söyleyen bir Lord Curzon var.

Curzon'a göre, Fransızların burada kalmasına izin vermek ölümcüldür. Orada İngilizlerin bile bir manda aldığını düşünmek korkunç. Akdeniz'de bir Amerikan filosu fikri anlatılamayacak kadar tehlikeli.[22]

Curzon'u yakından tanıyan Nicolson, "Onun ideal dünyası, İngiltere'nin Avrupa'ya asla müdahale etmediği ve Avrupa'nın da Afrika ya da Asya'ya asla müdahale etmediği bir dünya olurdu" dedi. Kendisi Londra'dayken, Anadolu'da İtalyan veya Yunan varlığına şiddetle karşı çıktı. Çoğu yabancıdan, özellikle de Fransızlardan hoşlanmazdı. Tartışmada küstah olsa da zekiydi. Süveyş'in doğusundaki dünyayı iyi biliyordu; eski Osmanlı imparatorluğundan Japonya'ya seyahat etmiş ve Orta Asya, İran ve Hindistan hakkında kapsamlı çalışmalar yazmıştı. Kabinedeki meslektaşlarına sık sık, uzak bir yere giden tek kişinin kendisi olduğu hatırlatıldı.[10]

Diğer meslektaşı Crawford Kontu Lindsay ise günlüğünde sarsıcı bir kişisel yargıya varmıştı; "Meslektaşları tarafından daha az sevilen ve astları tarafından daha çok nefret edilen bir adam asla tanımadım. Asla vicdandan, hayırseverlikten ya da minnetten bu kadar yoksun bir adam görmedim. Öte yandan, gücün, çalışkanlığın ve hırsın ortalama bir kişilikle eşsiz bir birleşimi. İnsanların gözlerinin bu kadar kuru olduğu bir cenaze törenine daha önce hiç katılmadım!"[23]

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2022. 
  2. ^ George Nathaniel Curzon, Persia and the Persian question (İran ve Pers Sorunu), 1892, London
  3. ^ a b https://www.britannica.com/biography/Lord-Curzon 6 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Biyografi: Lord Curzon, İngiliz Dışişleri Bakanı (İngilizce)
  4. ^ https://www.qdl.qa/en/archive/81055/vdc_100076917035.0x000006 ; Papers written by Curzon on the Near and Middle East [3r] (5/348) "PEACE NEGOTIATIONS WITH TURKEY.", The original is part of the British Library: India Office Records and Private Papers, in Qatar Digital Library
  5. ^ David Gilmour, "Curzon: Imperial Statesman", New York, 2003, (George Nathaniel Curzon: İmparatorluk Devlet Adamı) s. 519
  6. ^ https://www.qdl.qa/en/archive/81055/vdc_100076917035.0x000004 ; Papers written by Curzon on the Near and Middle East [2r] (3/348) "PEACE NEGOTIATIONS WITH TURKEY.", The original is part of the British Library: India Office Records and Private Papers, in Qatar Digital Library
  7. ^ David Gilmour, "Curzon: Imperial Statesman", New York, 2003, (George Nathaniel Curzon: İmparatorluk Devlet Adamı) s. 523
  8. ^ https://www.qdl.qa/en/archive/81055/vdc_100069672679.0x000065 Papers of the War Cabinet's Eastern Committee [250v] (500/544) The Future of Constantinople
  9. ^ a b Matthew, H. C. G. and Harrison, Brian : Oxford Dictionary of National Biography (2004) : in association with the British Academy : from the earliest times to the year 2000, New York, Vol:14, s. 799
  10. ^ a b MacMillan, Margaret (2002). Peacemakers: The Paris Peace Conference of 1919 and Its Attempt to End War / Paris 1919: Six Months That Changed The World (Random House Edition), s. 440
  11. ^ https://www.qdl.qa/en/archive/81055/vdc_100076917035.0x000027 Papers written by Curzon on the Near and Middle East [19v] (38/348), British Library: India Office Records and Private Papers, "Review of the Situation in the Middle East, with Special Reference to the Danger of Delay in Reaching a General Settlement." [Genel Bir Çözüme Ulaşmada Gecikme Tehlikesine Özel Atıf ile Ortadoğu'daki Durumun Gözden Geçirilmesi.] Mss Eur F112/278, in Qatar Digital Library
  12. ^ a b David Gilmour, "Curzon: Imperial Statesman", New York, 2003, (George Nathaniel Curzon: İmparatorluk Devlet Adamı) s. 532
  13. ^ Paşaların Kavgası, Kazım Karabekir, Emre Yayınları, 2005, İstanbul, s. 65
  14. ^ https://www.qdl.qa/en/archive/81055/vdc_100076917035.0x00000d ; Papers written by Curzon on the Near and Middle East [6v] (12/348) "Earl Curzon to the Earl of Derby.", The original is part of the British Library: India Office Records and Private Papers, Mss Eur F112/278, in ''Qatar Digital Library''
  15. ^ Cabinet Papers Record, cab-24-96 s. 38
  16. ^ a b Sachar, Howard Morley, The emergence of the Middle East: 1914-1924, New York, (1969), s. 293
  17. ^ David Gilmour, "Curzon: Imperial Statesman", New York, 2003, (George Nathaniel Curzon: İmparatorluk Devlet Adamı) s. 535
  18. ^ David Gilmour, "Curzon: Imperial Statesman", New York, 2003, (George Nathaniel Curzon: İmparatorluk Devlet Adamı) s. 541-6
  19. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 30 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2022. 
  20. ^ a b c d Matthew, H. C. G. and Harrison, Brian : Oxford Dictionary of National Biography (2004) : in association with the British Academy : from the earliest times to the year 2000, New York, Vol:14, s. 800
  21. ^ Dimitri Kitsikis, (1963) Yunan propagandası, (Milletlerarası Politikada Propaganda ve Baskı. 1919-1920), Meydan Neşriyat, İstanbul, s. 302
  22. ^ 'Britannia has ruled here': Transcaucasia and Considerations of Imperial Defence in Lord Curzon's Search for a Near Eastern Settlement, 1918-1923, Simon Fraser University, (2003), s. 36
  23. ^ Lindsay, David (1984). John Vincent (ed.). The Crawford Papers: The journals of David Lindsay, twenty-seventh Earl of Crawford and tenth Earl of Balcarres 1871–1940 during the years 1892 to 1940. Manchester: Manchester University Press. s. 507
Flag of İngiltereBiography iconBir İngiliz'in biyografisi ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz.
Taslak simgesiSoyluluk ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz.
Siyasi görevi
Önce gelen:
Victor Bruce
Hindistan Genel Valisi
1899–1905
Sonra gelen:
Gilbert Elliot-Murray-Kynynmound
Önce gelen:
Arthur Balfour
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı
1919–1924
Sonra gelen:
Ramsay MacDonald
  • g
  • t
  • d
Dışişleri Bakanları
Dışişleri ve
Commonwealth İşleri Bakanları
  • g
  • t
  • d
Tarih
Kolonizasyon · İngiliz Doğu Hindistan şirketi · Britanya Hindistanı · Plassey savaşı · Buksar savaşı · Anglo-Mysore savaşları · Anglo-Maratha savaşları · Polygar savaşları · İngiliz Hindistan · Fransız Hindistanı · Portekiz Hindistanı ·
Gandhi during the Salt March, 1930

Congress flag of India (1931)

Gandhi during the Salt March, 1930

Flag of Azad Hind
Felsefe
ve İdeoloji
Hint milliyetçiliği · Swaraj · Gandizm · Satyagraha · Hindu milliyetçiliği · Hint Müslüman milliyetçiliği · Swadeshi · Sosyalizm · Hilafet Hareketi
Olaylar
Hint Ayaklanması · Bengal'in ayrılması · Çamparan ve Kheda · Jallianwala Bagh Katliamı  · Satyagraha bayrağı · Bardoli · 1928 Protestoları · Nehru Raporu · Purna Swaraj · Salt Satyagraha · 1935 yasası · Freies Lejyonu · Cripps görevi  · Hindistan ulusal ordusu · Bombay İsyanı · Bağımsızlık Günü
Organizasyonlar
Hindistan Ulusal Kongresi · Tüm Hindistan Müslüman Birliği · Ghadar · Özerklik · Khudai Khidmatgar · Swaraj Partisi · Anushilan Samiti · Azad Hind ·
Sosyal
Reformcular
Mahatma Gandi · Cevahirlal Nehru · Mahatma Jyotirao Phule · Gopal Ganesh Agarkar · Shahu Maharaj · Bhimrao Ramji Ambedkar · Dhondo Keshav Karve · Vitthal Ramji Shinde · Mahadev Govind Ranade · Seyyid Ahmed Han · Swami Dayananda Saraswati · Sri Aurobindo · Sri Ramakrishna · Swami Vivekananda · Vinoba Bhave · Baba Amte · Ram Mohan Roy · Gopal Hari Deshmukh
Liderler
Ebul Kelam Azad · Puli Thevar · II. Bahadır Şah · Yashwantrao Holkar · Veerapandiya Kattabomman · Sangolli Rayanna · Baba Ram Singh · Mangal Pandey · Veer Kunwar Singh · Rae Ahmed Nawaz Khan Kharal‎ · Rani of Jhansi · Bahadur Shah Zafar · Bal Gangadhar Tilak · Begüm Hazret Mahal · Gopal Krishna Gokhale · Dadabhai Naoroji · Bhikaiji Cama · Shyamji Krishna Varma · Annie Besant · Har Dayal · Subramanya Bharathi · Lala Lajpat Rai · Manabendra Nath Roy · Bipin Chandra Pal · Rash Behari Bose · Chittaranjan Das · Abdulgaffar Han · Maulana Azad · Chandrasekhar Azad · Rajaji · Bhagat Singh · Sarojini Naidu · Purushottam Das Tandon · Alluri Sitaramaraju · Muhammed Ali Cinnah · Sardar Patel · Subhas Chandra Bose · Allama Mashriqi · Akkamma Cherian · Swadeshabhimani Ramakrishna Pillai · V. K. Krişna Menon · daha fazlası
İngiliz Liderler
Clive · James Outram · Dalhousie · Irwin · Curzon · Linlithgow · Wavell · Stafford Cripps · Mountbatten · more
Bağımsızlık
Kabine Misyonu · Bağımsızlık yasası · Hindistan'ın bölünmesi · Siyasal bütünleşme · Anayasa · Hindistan Cumhuriyeti
Otorite kontrolü Bunu Vikiveri'de düzenleyin